Mahalledeki iki afacan çocuk, yaramazlıklarıyla tüm mahalleyi bıktırmış.
Kırılan camların, çizilen duvarların, lastiği indirilen otomobillerin, kuyruğuna teneke bağlanan kedilerin sorumlusu, hep afacan kardeşler.
Anne ve baba bu işten iyice usanmışlar….
Sonunda, kilisenin papazına gidip, yardım istemişler.
Papaz da ‘çocukları bana gönderin, konuşayım’ demiş.
Çocuklar gelmiş.
Papaz önce büyük olanı yanına çağırmış;
Söyle bakalım evladım, Tanrı nerede?’
Çocuk susar…
Papaz tekrar sorar: Evladım söylesene, Tanrı nerede?’
Çocuk susmaya devam eder.
Papaz ısrarla sorar, çocuk yine susmaya devameder.
Papaz, sonunda sinirlenir: ‘Konuşsana be çocuk, nerede Tanrı?’
Çocuk, aniden fırlayıp koşar.
Kardeşine de seslenir: ‘Kaçalım çabuk!..’Eve giderler ve odalarına girip kapıyı kilitlerler.
Küçük oğlan, büyüğüne sorar: ‘Neden kaçıyoruz?’
Büyük yanıtlar: ‘Bu kez olay ciddi… Tanrı kaybolmuş, bizden biliyorlar…’